Pages

27.1.11

Missy'den Hediye Var!

Missy güzel bir paket yapmış izleyicileri için.

Buradan buyrun.

22.1.11

Dermokil'den Kampanya Var!

Az önce Lig TV'de maç bitince reklamlar serisi başladı.Bu reklamı da orada gördüm. (Bir maç kanalına neden bu reklam verilir onu da anlamış değilim ya neyse.) Dermokil
kullananınız var mı bilmiyorum ama ben daha önce de blogda el kremini tanıtıp memnun olduğumu söylemiştim.

Eğer denemek isteyen varsa güzel bir kampanya olduğunu düşünüyorum.

21.1.11

Bu Aralar

Tatildeyim.Okulda 1 dönem bitti.Bol bol dinleniyorum.Ama ne dinlenmek.Saatlerce uyuyorum,yemek yiyorum,sonra yine yatıyorum arada 1-2 dizi izliyorum yoksa bilgisayar başında zaman çürütüyorum.Evet çok faydalı şeyler değil ama benim bunları okul zamanı yapmaya vaktim olmuyor.Ne boş boş yatabiliyorum ne çokça uyuyabiliyorum ne uzun uzun yemek yiyebiliyorum.

Ayşe Kulin'in yeni çıkan kitaplarını sipariş verdim bugün Hepsiburada.com'dan.Bakalım,bekliyorum.Daha faydalı birşeyler yapacağım kitaplarım gelince.Daha önceki 2 kitabı da okuduğum için merak ediyorum serinin devamı nasıl olmuş diye.

Bugün bir film izledim: Jack Goes Boating IMDB puanı yüksek falan değil.Filmekimi'nde gösterime girmişti.Ama ben bilet bulamamıştım.Sonra unuttum gitti.Bugün izleyecek film ararken buldum tekrar.Dümdüz,aksiyonsuz bir film.Ama başroldeki Jack ruha dokunuyor bazen.Bence izlenmeye değer.Özellikle Jack çok tatlı küçük Osman'la beraber eve alasım geldi. :)
Yağmurlu bir günde üzerinize battaniye çekip izlemelik bir film.

Benden bu kadar.Şimdilik.

13.1.11

Şuşu

İnternette çokça vakit geçiren birisi olarak daldan dala bir çok siteye atlarım,tıklarım,bakınırım.Yine gezinirken ne alaka bilmiyorum BÜMED'in sitesinde buldum kendimi.Sol barda bir kadın resmi,genç,çok hoş gülümseyen,kendinden emin...Başlıklar...Acı kayıp,çiçek yerine burs fonuna bağış...

Meraklı kimliğime yenildim,Şule Taral Ayral'ı Google'a yazdı parmaklarım.İş dünyasındaki başarılarından sonra bir blog çıktı karşıma.Şule'den Haberler miş ismi de.Şule Hn.a Şuşu diyorlarmış yakınları.

Şuşu Boğaziçi mezunu,kariyerinde zirvede bir iş kadını.Kariyerinin doruğunda o illet hastalığa kapıldığını öğreniyor bir tesadüf sonucu.Ateşinin çıkmasıyla hastanede alınca soluğu hastane macerası o gün başlıyor işte.Hani bir düşünün yarın tahlile diye işten izin alıp hastaneye gidip sonra hayatınızın bir parçası yapsanız hastaneyi...Sonra malum: kemoterapiler,ilaçlar... Herkesin bu hastalığa en iyi çareyi aradığı gibi o da soluğu Almanya'da alıyor.Bir süre Essen'de tedavi görüyor.Şuşu o kadar şanslı ki onu çok seven bir ailesi var.Onlar da varı yoğu katıp taşınıyorlar Essen'e.Sonra mutlu son oluyor Şule Hn. iyileşiyor ve İstanbul'a dönüyor.Herkes çok mutlu.Zamanla hayat normale dönüyor.Şuşu işine geri dönüp çalışmaya bile başlıyor.Bunları nerden mi biliyorum? Blogu sonundan başına bir roman gibi okudum çünkü.

Herşey çok güzel giderken,bütün sıkıntılar geride kaldı derken ve Şuşu normal hayatına dönmüşken ansızın bir karaltı çöküyor yine herkese.O illet geri dönüyor ve bu sefer pençesine alıyor Şuşu'yu.Sonrası malum...

Şuşu'yu tanımadım ben.Ama o blogu geriden doğru okudukça "hayır olamaz,olmamalı" demekten kendinizi alamıyorsunuz.Son yazılara gelmek,okumak istemiyorsunuz.Çok sevilen biriymiş.Hem ailesi hem yakınları herkes bir olmuş onun için.Herkes çok inanmış ona.O da kendine tabi.Ama başa çıkamamış işte.

O günden beri boğazımda bir yumru var.Blogun büyük bir kısmını Şuşu'nun ablası Alev Hn. yazmış.Benim de kardeşim var.Kendimi onun yerine koyunca çok ağır geliyor işte.Gitmiyor bir türlü o yumru...Bu hikayeyi bulduğum günün öğleni kalkmıştı cenaze.Keşke daha önceden bulsaydım diyorum.Benim mezarlık ziyaret etme adetim yoktur hiç.Ama bir zaman yaratıp dua edeceğim kendisine.Henüz tanımadığım ve muhtemelen tanımayacağım ailesinin acısını paylaşacağım.

Ruhun şad olsun Şuşu...